Atıf puanı yazar sayısına bölünüyor mu ?

Yurek

New member
Atıf Puanı Yazar Sayısına Bölünüyor mu? Bilimsel Paylaşımın Görünmeyen Yüzü

Herkese selam sevgili forumdaşlar,

Son zamanlarda akademik dünyada sıkça konuşulan bir konuya denk geldim: “Atıf puanı yazar sayısına bölünüyor mu?” İlk başta küçük bir detay gibi görünüyor ama işin içine biraz girdikçe, akademik kariyerlerin, ekip çalışmasının ve hatta bilim insanlarının psikolojisinin tam ortasında duran bir mesele olduğunu fark ettim. O yüzden gelin, bu konuyu biraz verilerle, biraz da yaşanmış hikâyelerle harmanlayarak konuşalım.

---

Atıf Nedir, Puan Nasıl Hesaplanır?

Atıf (citation), bir araştırmacının başka bir çalışmayı referans göstermesidir. Yani biri sizin makalenizden alıntı yaparsa, o sizin bilimsel görünürlüğünüzü artırır.

Ancak akademik değerlendirme sistemlerinde — özellikle de YÖK Akademik Teşvik Puanı, Web of Science, Scopus, ya da Google Scholar gibi platformlarda — atıf puanlarının nasıl hesaplandığı büyük bir tartışma konusu.

Birçok sistemde atıf sayısı yazar sayısına bölünür.

Örneğin, bir makaleye 100 atıf yapılmış ve bu makalede 5 yazar varsa, her yazar 20 puan alır.

Ama bazı platformlar bu bölme işlemini yapmaz; her yazar 100 atıfın tamamını kendi hesabına yazar. Bu da akademik dünyada adalet tartışmalarını alevlendirir.

---

Veriler Ne Diyor?

Clarivate’in 2023 verilerine göre, çok yazarlı makalelerin atıf alma olasılığı tek yazarlı makalelere göre 3,4 kat daha fazla.

Ancak aynı zamanda, ortalama bir bilim insanı artık 10 yıl öncesine göre %45 daha az “tek başına katkı” gösterebiliyor. Yani ekip çalışması artıyor ama bireysel katkı görünürlüğü azalıyor.

Türkiye’deki YÖK Akademik Teşvik sistemine göre:

- Makalede birden fazla yazar varsa, teşvik puanı yazar sayısına bölünür.

- Örneğin, Q1 kategorisinde bir makale 30 puan getiriyorsa, 3 yazar varsa her biri 10 puan alır.

Bu yaklaşım, adaleti sağlamak amacıyla getirilmiş gibi görünse de pratikte “katkı oranlarını” tam yansıtmaz. Çünkü bazen bir yazar tüm verileri toplar, analizleri yapar, diğerleri sadece isim ekler. Ama sistem, herkesi eşit sayar.

---

Bir Kadın Akademisyenin Hikayesi: Ekipte Görünmeyen Emek

Diyelim ki Esra, 35 yaşında bir sosyolog. Kadın araştırmacı olarak saha çalışmalarında liderlik yapıyor, verileri topluyor, raporları yazıyor.

Ama makale yayımlanırken 4 erkek akademisyen daha yazar listesine ekleniyor.

Sonuçta 5 yazar oluyorlar. Makale 50 atıf alınca Esra’nın puanı 10’a düşüyor.

Esra bunu bir forumda şöyle özetliyor:

> “Benim emeklerim beşe bölünüyor, ama sorumluluk tek başıma kalıyor.”

Kadın araştırmacılar, genellikle ekip içinde duygusal emeği ve koordinasyonu üstleniyorlar. Ancak sistem bu katkıyı sayısal olarak ölçemiyor. Bu nedenle kadınlar çoğu zaman “ortak çalışmalarda görünmeyen emek sahipleri” haline geliyor.

---

Bir Erkek Akademisyenin Bakışı: Verim ve Sonuç Odaklılık

Ali, 42 yaşında bir mühendis. Onun için önemli olan “sonuç üretmek”.

Diyor ki:

> “Bilim ekip işidir. Atıfın kime gittiği değil, projenin ilerlemesi önemli. Bölünse de olur, yeter ki proje çıksın.”

Bu bakış açısı daha pratik ve hedef odaklı.

Ali’nin ekibi genellikle disiplinlerarası çalışıyor. Onlar için asıl mesele, bir yayın daha çıkarabilmek, bir proje daha tamamlayabilmek.

Ancak sistem bu tarz üretken ekiplerin bireysel katkısını düşürerek, bazen motivasyonu zedeleyebiliyor.

---

Gerçek Dünyadan Bir Örnek: CERN ve Binlerce Yazarlı Makaleler

CERN’deki büyük deneylerde (örneğin Higgs Bozonu keşfi), makalelerin yazar listesi bazen 5000 kişiyi buluyor.

Bu durumda bir makaleye 1000 atıf geldiğinde, kişi başı 0,2 puan gibi absürt bir değer ortaya çıkıyor.

Ama aynı makale bilim tarihine geçiyor!

Dolayısıyla bazı kurumlar “yazar sayısına bölme” yöntemini uygularken, büyük bilimsel işbirlikleri için istisnalar getiriyor. Çünkü bilim, artık tek kişinin değil, kolektif zekânın ürünü.

---

Kadın ve Erkek Yaklaşımlarının Dengesi

Kadın akademisyenler genellikle “ortak başarı” ve “topluluk aidiyeti” üzerinden motive olurken, erkekler çoğunlukla “ölçülebilir başarı” ve “ilerleme hızı”na odaklanıyor.

Bu fark, atıf puanının bölünmesi konusuna bakışta da kendini gösteriyor:

- Kadınlar, “emeğin görünürlüğü” konusunda daha hassas.

- Erkekler, “adil paylaşım” ve “verimlilik” açısından bakıyor.

Bilim dünyasının adil olması için bu iki bakışın da birleşmesi gerekiyor. Yani, hem katkı ölçülmeli hem de işbirliği cezalandırılmamalı.

---

Peki Ya Gelecek? Yapay Zekâ ile Katkı Analizi

Yeni akademik değerlendirme sistemleri, yazarların katkısını otomatik analiz etmeye başladı.

Örneğin, bazı dergilerde artık “CRediT sistemi” var:

- Yazarın rolü (veri analizi, yazarlık, süpervizyon, editoryal katkı vb.) makalede açıkça belirtiliyor.

- Böylece puan bölünürken, katkı oranı da dikkate alınıyor.

Belki yakın gelecekte, yapay zekâ her yazarın katkısını satır satır analiz edecek ve “adil atıf paylaşımı” gerçeğe daha çok yaklaşacak.

---

Son Söz ve Tartışma Çağrısı

Atıf puanının yazar sayısına bölünmesi, adaletle verimlilik arasındaki o ince çizgiyi temsil ediyor.

Kimi için bu, emeğin bölünmesi; kimisi içinse işbirliğinin doğal sonucu.

Ama şu açık: Bilim artık tek başına kahramanların değil, birlikte düşünen insanların işi.

Peki siz ne düşünüyorsunuz forumdaşlar?

- Sizce atıf puanı yazar sayısına bölünmeli mi?

- Kadın ve erkek araştırmacıların bu konuda farklı düşünmeleri sizce doğal mı?

- Yapay zekâ katkı oranlarını adil biçimde ölçebilir mi?

Gel, bu tartışmayı hep birlikte büyütelim. Çünkü bilimin en güzel yanı, paylaşarak daha adil ve güçlü hale gelmesi.