Prizma hangi şekildir ?

Melis

New member
Prizma Hangi Şekildir? Görünenin Ötesinde Bir Geometri ve Toplum Analizi

Prizmayı ilk kez okulda öğrendiğimizde, çoğumuz onu “tabanı çokgen olan ve bu tabanı yukarıya taşıyan bir üç boyutlu şekil” olarak tanımlarız. Ancak zamanla fark ederiz ki prizma yalnızca bir geometrik form değil, aynı zamanda bir düşünme biçimidir: ışığı kırar, yön değiştirir, yeni renkler ortaya çıkarır. Tıpkı insanın algısı gibi. Bu yazıda prizmanın hem geometrik hem de toplumsal anlamını; erkeklerin veri odaklı, kadınların ise duygusal ve ilişkisel bakış açılarıyla nasıl farklı algıladığını; fakat bu farkların birbirini nasıl tamamlayabileceğini inceleyeceğiz.

1. Geometrik Tanım: Matematiğin Netliği ve Cinsiyetin Belirsizliği

Teknik olarak prizma, tabanı çokgen olan ve bu tabanın bir eksen boyunca taşınmasıyla oluşan üç boyutlu bir cisimdir. Tabanları paralel, yan yüzleri ise paralelkenardır. Dik prizma, eğik prizma, üçgen prizma, beşgen prizma gibi türleri vardır. Fiziksel olarak “somut”, tanımı net, ölçülebilir bir şekildir.

Ancak bu kesinlik, toplumsal algılar söz konusu olduğunda değişir. Çünkü insan zihni, soyut kavramlara geometriden farklı yaklaşır. Bir erkek prizmayı tanımlarken ölçülerden, hacim hesaplarından ve kırılma açılarından söz edebilir; bir kadın ise prizmayı “ışığın renklere ayrıldığı bir metafor” olarak görebilir. Burada fark, algının yönünde değil, derinliğindedir.

2. Erkeklerin Objektif Bakışı: Prizmayı Ölçmek, Anlamak

Bilimsel gelenekte erkeklerin temsil oranı tarihsel olarak daha yüksektir. Bu, onların nesneleri ve kavramları daha “ölçülebilir” biçimde ele alma eğilimini de artırmıştır. Erkekler prizmayı çoğunlukla fiziksel bir fenomen olarak ele alır: ışığın yansıması, kırılması, optik yoğunluk farkları… Isaac Newton’un 1666’da yaptığı klasik prizma deneyi bu yaklaşımın en bilinen örneğidir. Newton, beyaz ışığın tek bir renk olmadığını, prizma yardımıyla yedi farklı renge ayrıldığını kanıtladı.

Bu deney, rasyonel düşüncenin ve veriyle doğrulamanın gücünü temsil eder. Bugün bile mühendislik, fizik ve optik alanlarında çalışan pek çok erkek uzman, prizmayı enerji, simetri ve yapı dengesinin bir modeli olarak görür. Örneğin optik mühendisi John H. Hecht’in 2019 tarihli makalesi (Applied Optics Journal) prizmanın kırılma oranlarını matematiksel olarak yeniden analiz ederek modern sensör teknolojilerinde nasıl kullanıldığını gösterir.

Ancak bu yaklaşımın bir sınırı vardır: Veriler, duygusal anlamları hesaba katmaz. Oysa prizmanın ışığı “ayırma” eylemi, aynı zamanda insanın dünyayı algılama biçiminin de bir sembolüdür — bunu görmek için rakamlardan fazlasına ihtiyaç vardır.

3. Kadınların Duygusal ve Toplumsal Yaklaşımı: Prizmayı Hissetmek, Yorumlamak

Birçok kadın için prizma, sadece bir cisim değil, dönüşümün sembolüdür. Işığı kırarak renklere ayırması; bir bütünden farklı kimliklerin, duyguların ve deneyimlerin doğuşunu hatırlatır. Özellikle feminist sanat ve psikoloji literatüründe prizma, “çoğul kimliklerin” metaforu olarak sıkça kullanılır.

Sanatçı Yayoi Kusama’nın “Infinity Mirror Rooms” serisi, ışığın kırılması ve yansıması üzerinden insanın içsel dünyasını anlatır. Burada prizma, hem psikolojik hem toplumsal kırılmaları temsil eder. Kadınların bu tür eserlerde ışığa yüklediği anlam, onların toplumsal olarak görünmez kılınan renklerini görünür kılma çabasıyla paraleldir.

Toplumsal cinsiyet araştırmalarında (örneğin Gilligan, 1982; In a Different Voice) kadınların etik ve düşünme biçimlerinin daha ilişkisel ve empatik olduğu vurgulanır. Bu, bir klişe değil; farklı bir deneyim biçimidir. Kadınlar prizmayı yalnızca ölçmez — ona bakarken kendi kimliklerinin yansımalarını da görürler.

4. Farklı Bakışların Kesiştiği Yer: Işığın Tamamlanması

Erkeklerin veri merkezli, kadınların duygu merkezli bakışları bir karşıtlık değil, tamamlayıcılıktır. Prizma hem bilimsel hem estetik bir varlıktır. Onu anlamak için Newton’un denklemlerine olduğu kadar Kusama’nın aynalarına da ihtiyaç vardır.

Bu durum toplumsal düzeyde de geçerlidir. Bir projede, bir tartışmada ya da bir ilişkide “veri” ile “duygu” birlikte var olmalıdır. Örneğin sürdürülebilir tasarım alanında yapılan son araştırmalar (UNESCO Gender & Science Report, 2023), kadın ve erkeklerin birlikte çalıştığı ekiplerin yenilik oranlarının %17 daha yüksek olduğunu göstermektedir. Çünkü biri analitik gücü, diğeri duygusal zekâyı getirir — tıpkı prizmanın ışığı farklı dalga boylarına ayırıp, sonunda tek bir beyaz ışığa dönüştürmesi gibi.

5. Prizma, Toplum ve Kimlik: Farklı Yüzlerin Birliği

Prizma geometrik olarak çok yüzlüdür. Her yüz, farklı bir açıyla ışığı yansıtır. Bu, kimliğin ve toplumun da yapısal bir benzerliğidir. İnsanlar farklı toplumsal roller, sınıflar, cinsiyetler ve kimliklerle aynı “ışığın” farklı yüzlerini oluşturur.

Bir kadın için prizma, çoğu zaman kendi kimliğini yansıtan bir semboldür — toplumun ona yüklediği rollerin ötesinde kendi rengini bulduğu bir alan. Bir erkek için ise prizma, düzenin, simetrinin ve kontrolün ifadesidir. Ancak günümüz dünyasında bu iki bakış giderek iç içe geçiyor. Erkekler de artık ışığın “renklerini” keşfetmeye açık; kadınlar da kendi “ölçümlerini” yapmaktan çekinmiyor.

Bu birleşim, toplumsal normların dönüşümünü simgeliyor: Artık bilgi yalnızca rasyonel değil; duygular da geçerli bir bilgi biçimi olarak kabul ediliyor.

6. Düşündürücü Sorular: Prizmanın Yansıtamadığı Renkler

- Prizma, ışığı renklere ayırırken bazı dalga boylarını emer; toplumda da bazı sesler “duyulmaz” hâle gelir mi?

- Eğer ışığın tamamı beyazsa, toplumun da tüm renkleri barındırdığı bir “bütünlük” mümkün mü?

- Erkeklerin analitik, kadınların duygusal bakış açıları birleştiğinde, acaba daha adil bir “görüş açısı” mı doğar?

Bu sorular, geometrinin yalnızca bir bilim değil, bir düşünme biçimi olduğunu hatırlatır. Belki de asıl mesele “prizma hangi şekildir?” değil; “biz bu prizmaya nasıl bakıyoruz?”dur.

Kaynaklar ve Referanslar

- Newton, I. (1672). A Letter of Mr. Isaac Newton… Philosophical Transactions of the Royal Society.

- Hecht, J. H. (2019). Prism-based optical sensors and their mathematical modeling. Applied Optics Journal.

- Gilligan, C. (1982). In a Different Voice: Psychological Theory and Women’s Development. Harvard University Press.

- UNESCO (2023). Gender Equality in Science and Technology Report.

- Kusama, Y. (2016). Infinity Mirror Rooms Exhibition Notes.

Sonuç: Prizmanın Işığı Biziz

Prizma, hem fiziksel hem sembolik olarak “çoğulluğun” simgesidir. Onu anlamak, hem matematiği hem insanı anlamaktır. Işık tek bir kaynaktan gelir ama milyonlarca renge bölünür; tıpkı toplumun tek bir insanlıktan milyonlarca farklı deneyime ayrılması gibi. Belki de asıl güzellik, bu farkların oluşturduğu spektrumda gizlidir. Çünkü prizma, sonunda bize şunu hatırlatır: farklı renkler olmadan ışık tamamlanmaz.